Enuresis is a term used for involuntary urination. Children gain bladder control in 2-3 years for the mornings and 3-4 years for the nights. Boys gain this control in a later period than girls. However, in the puberty, it occurs in the same frequency for both of the sexes. In conditions and institutions of low socio-economy and education, the children experience it more frequently.
Testophobia is strong anxiety that leads to failure by hampering the effective application of prior knowledge during examination. Certain physical, emotional and psychological symptoms accompany this anxiety.
One of the most important developmental functions of puberty is the acquisition of identity. Identity is shaped by the biological traits, spiritual needs, interests and beliefs, as well as the sociocultural environment of the individual. One of the important constituents of the feeling of identity, is the development of sexual identity. Sexual identity is the feeling and acceptance of an individual’s belonging to either gender, and exhibited behavior accordingly. Core sexual identity defines the state of awareness of an individual in being either male or female. The feeling of belonging to either gender forms at ages 1.5-2, and develops completely after ages 4-5 not to be changed again. It is imperative for the healthy development of sexual identity that the male child identifies with the father or a father figure, and the female child identifies with the mother or a mother figure.
Development in children is a complicated and multi-faceted process. In understanding the process, it should not be forgotten that there is a biological process at its foundation, it takes shape under the influence of the environment and it is ultimately the result of mutual interaction between the biological make-up and environmental factors. If raising a child is art, then, in order to be an artist, the parents need to know the steps in the normal development of a child.
Encompresis is an excretionary disorder that can be defined as the voluntary or involuntary passage of stools in a child in unsuitable locations despite being toilet trained. This disorder can be observed in 1-3% of children. A study conducted in Turkey has shown that this number is 4%.
Nourishment/nutrition does not only refer to the intake of necessary nutrients for the child, but is at the same time a process of interaction with active exchange with the mother. The response of the mother to the baby at the right time and in the right way affects the its psychosocial development in a positive way and ensures the healthy completion of the baby’s developmental stages. Problems arising during this period may affect the child’s disposition and personality in the future due to setbacks within the developmental stages, as well as leaving scars that may pave the way for certain types of psychological disorders.
What is fear? Fear is an emotional reaction induced by the thought of danger, possibly resulting in a crisis. The reaction is not to the situation we find ourselves in, but to the thoughts we develop regarding the situation. Naturally, humans try to stay as far from situations they assess to be dangerous as possible. If they are in such a situation they want to escape and protect themselves. Therefore fear brings with it escaping and protecting behavior, as a result of the thought of danger it contains. We inevitably develop thoughts that are sources for our fear though what we hear, what we see, TV, cinema, theater and daily conversations. Therefore, information obtained from our surroundings may play the same role, as much as an event actually happening to us.
Bonding is the forming of an emotionally positive and mutually satisfying relationship between babies and those who provide care for them (usually mothers). This relationship is important for the baby to be mentally and developmentally healthy. The tendency of the baby to be close to certain people and feel safer next to them starts at infancy and is a process that lasts for life.
Attention deficit hyperactivity disorder (ADHD) is a psychiatric disorder that exhibits itself along with symptoms such as excessive activity, attention issues and impulsiveness. The main attribute of this disorder is the permanent and lasting shortness of the attention span, as well as the recklessness and uneasiness emergent in the actions and the mind due to the lack of control intended for prohibition. The person has difficulty concentrating and organizing his tasks, is forgetful and scattered, loses concentration with a simple stimulant, avoids tasks requiring attention, often makes simple careless mistakes, and is much more mobile and impulsive compared to what is expected of his age and social status.
What is a substance? Natural or synthetic products that enter the human body from outside and create addictions. They cause physical, psychological, behavioral and cognitive changes in users. They are used due to their property for inducing pleasure and create an artificial state of well-being in the user.
There are situations in psychological health of children and adolescents that require urgent psychiatric attention. Most of these situations are chronic emotional or behavioral problems or the increase in disorders. Nevertheless, it is even possible to see psychological disorders in a child that seemed to be psychologically problem-free, as a result of a distractive life event or an organic disorder.
Children gain certain abilities at certain ages. The acquisition of these abilities depend on the health of the neural-muscular system and the conditions of five senses in addition to a normal intelligence level.
Family is part of a social system composed of emotionally interconnected individuals. The healthy development of the child is an assurance both for the society and the family. In this sense, the role of the father and the mother is not just important in babyhood but also in childhood and adolescence. Children are always in need of support, guidance and limitations from the side of their parents.
MADDE NEDİR? Bağımlılık yapan maddeler, insan bedenine dışarıdan alınan doğal veya sentetik ürünlerdir. Kullanıcılarda bedensel, ruhsal, davranışsal ve bilişsel değişikliklere yol açarlar Keyif verici oldukları için kullanılırlar ve kullanan kişi üzerinde yapay bir “ iyi oluş ” hali oluştururlar.
Kişilik gelişimi ele alınırken, 6-12 yaş arasındaki dönem ‘okul çağı dönemi’ olarak tanımlanır. Bu dönemde çocuğun bedensel gelişiminin yanı sıra zihinsel gelişiminde de önemli ilerlemeler olur. Zamanı, yeri, çevreyi tanıması olgunlaşır. Neden-sonuç bağlantılarını gerçeğe daha uygun kurabilir. Çocuğun duygusal tepkileri de artık kendi iç gereksinimlerine aşırı bağlı olmaktan çıkarak daha çok gerçeklere ve toplumsal durumlara uygun nitelik kazanır. Çocuklar bu yaşlarda bazı işleri yapabilme yeteneğine sahip olduğunu anlamıştır, yaptığı ve ortaya çıkardığı işler yani çalışma önemlidir. Çalışma sonrasında yaptığı işlerden ve sonuçlarından gurur duyma, zevk alma duygusu gelişmiştir.
Enürezis, idrar kaçırma anlamında kullanılmaktadır. Çocuklarda mesane kontrolü, gündüzleri 2–3 yaş, geceleri ise 3–4 yaş civarında kazanılmaktadır. Erkek çocukların bu kontrolü kazanması da kızlardan daha geç dönemde olmaktadır. Ancak ergenlik döneminde her iki cinsiyette benzer sıklıkta görülür. Düşük sosyoekonomik ve eğitim düzeyi olan ortamlarda ve kurumlarda yaşayan çocuklarda daha sık olarak görülmektedir.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB); aşırı hareketlilik, dikkat sorunları, düşündüğünü hemen yapma (dürtüsellik) belirtileriyle kendini gösteren psikiyatrik bir bozukluktur. Bu bozukluğun temel özelliği, kalıcı ve sürekli olan dikkat süresinin kısalığı, engellenmeye yönelik denetim eksikliği nedeniyle davranışlarda ya da bilişte ortaya çıkan ataklık ve huzursuzluktur. Kişinin dikkatini yoğunlaştırmada işlerini organize etmede güçlük çekmesi; unutkan, dağınık olması; dikkatinin basit bir uyaranla kolay dağılması, dikkat gerektiren işlerden kaçınması ve sık sık basit dikkat hataları yapması yanısıra yaşından ya da sosyal konumundan beklenene göre çok daha hareketli ve dürtüsel olması söz konusudur.
Beslenme yalnızca çocuğun gerekli besinleri alması değil, aynı zamanda anne ile aktif bir alışverişin olduğu bir etkileşim sürecidir. Bu süreçte annenin bebeğine, doğru zamanda, doğru şekilde cevap vermesi bebeğin psikososyal gelişimini olumlu etkilemekte ve gelişimsel basamakları sağlıklı bir şekilde tamamlamasını sağlamaktadır. Bu dönemde yaşanan sorunlar gelişimsel basamaklarda aksamaya yol açarak çocuğun ileride mizacını, kişilik yapısını olumsuz etkileyebilir ya da bir takım ruhsal bozukluklara zemin hazırlayacak yaralar bırakabilir.
Sınav kaygısı, sınav öncesinde edinilen bilginin sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olarak başarısızlığa yol açan yoğun kaygıdır. Bu kaygıya birtakım fiziksel, duygusal ve psikolojik belirtiler de eşlik eder. Normal düzeyde bir kaygı istek duyma, karar alma, alınan kararlar doğrultusunda enerji üretme ve performansı yükseltme açısından yararlı olabilirken, çok şiddetli yaşandığında kişinin dikkatini ve gücünü yapacağı işe yönlendirmesini zorlaştırmaktadır. Aslında sınav öncesinde hissedilen duygu genellikle heyecandır. Bu heyecanın doğal olduğunu, hatta başarı için gerekli olduğunu bilmek, bunu kaygıya dönüştürmemek önemlidir.
Çocuklar belli yaşlarda belli beceriler kazanırlar. Bu becerilerin kazanılması için normal bir zeka yeteneğinin yanı sıra sinir-kas sisteminin sağlıklı olması, dokunma, görme ve işitme gibi duysal yeteneklerinin de olması gereklidir.
Çocuklar belli yaşlarda belli beceriler kazanırlar. Bu becerilerin kazanılması için normal bir zeka yeteneğinin yanı sıra sinir-kas sisteminin sağlıklı olması, dokunma, görme ve işitme gibi duysal yeteneklerinin de olması gereklidir.
Enkoprezis çocuğun dışkısını tutma ve bırakma işlevini denetleyebileceği yaşa gelmiş olmasına karşın, istemli ya da istem dışı olarak dışkısını uygun olmayan yerlere bırakması olarak tanımlanan bir dışa atım (dışkılama) bozukluğudur. Çocuklarda bu bozukluğun görülme oranı % 1-3 olarak bildirilmiştir. Ülkemizde yapılan bazı çalışmalarda ise bu oranının % 4 olduğu saptanmıştır.
Korku, içinde bulunduğumuz duruma değil, bu durum için geliştirdiğimiz düşüncelerimize verdiğimiz, tehlike düşüncesinin uyandırdığı ve krizle sonuçlanabilecek duygusal bir reaksiyondur. Doğal olarak insanlar, tehlikeli olarak değerlendirdikleri durumlardan mümkün olduğu kadar uzak kalmak, eğer bu durumun içindelerse de kaçmak, kendini korumak isterler. Dolayısıyla korku içerdiği tehlike düşüncesi neticesinde, beraberinde korunma, kaçma davranışı getiren bir duygudur. Duyduklarımız, gördüklerimiz, televizyon, sinema, tiyatro ve günlük konuşmalar yoluyla korkularımızın kaynağı olan düşünceleri ister istemez geliştiririz. Bu nedenle korku reaksiyonunun gelişmesinde; bir olayın doğrudan kişinin başına gelmesinin yanı sıra, çevremizden edindiğimiz bilgiler de aynı rol oynayabilirler.
Çocuklarda gelişim karmaşık ve çok yönlü bir süreçtir. Gelişimi değerlendirirken temelinde biyolojik bir süreç olduğu, çevrenin etkisi altında yapılandığı ve biyolojik yapı ile çevre özellikleri arasındaki karşılıklı etkileşimin önemi unutulmamalıdır. Çocuk yetiştirmek bir sanatsa eğer, anne-babaların iyi birer sanatçı olması için normal çocuk gelişim basamaklarını iyi bilmeleri gerekir.
Ergenlik döneminin en önemli gelişimsel görevlerinden biri kimlik duygusunun edinilmesidir. Kimlik, bireyin biyolojk özellikleri, ruhsal gereksinimleri, ilgileri ve savunmaları ile içinde yaşanılan sosyokültürel ortam tarafından şekillendirilmektedir. Kimlik duygusunun önemli bileşenlerinden biri de cinsel kimlik gelişimidir. Cinsel kimlik, kişinin kendisini bir cinsiyetin üyesi olduğu şeklinde duyumsaması, kabullenmesi ve davranışlarında buna uygun biçimde yönelmesidir. Çekirdek cinsel kimlik, bireyin kadın ya da erkek olduğunun farkında olması durumunu belirtmektedir. Bir cinsiyete ait olduğu duygusu 1,5-2 yaşlarında oluşmakta ve 4-5 yaşından sonra tam olarak yerleşerek değişmeyeceği kavramaktadır.
Bağlanma, bebeklerle onlara bakım verenler (genellikle anneler) arasında duygusal olarak olumlu ve karşılıklı doyum veren bir ilişkinin kurulmasıdır. Bu ilişki çocuğun ruhsal ve gelişimsel yönden sağlıklı olabilmesi için önemlidir. Bebeğin belirli kişilere yakın olma ve kendini onların yanında daha güvenli hissetme eğilimi bebeklikte başlayan ve yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Bebeklik döneminde; anneyle sağlıklı ve güvenli bir bağlanma ilişkisinin kurulması, kişilik gelişimi acısından son derece önemlidir.
Aile birbirine duygusal olarak bağlı üyelerin oluşturduğu sosyal sistemin bir parçasıdır. Çocuğun sağlıklı gelişmesi gerek aile gerekse toplumun geleceği için güvencedir. Bu bağlamda ana-baba rolü yalnızca bebeklikte değil, çocukluk ve ergenlikte döneminde de önemlidir. Çocuklar her zaman ana-babalarının desteğine, rehberliğine ve aynı zamanda sınır koymasına gereksinim duyarlar. Ana-baba-çocuk ilişkisinin niteliği, çocuğun zamanla benimseyeceği, özdeşim kuracağı ve kendisi olma yolundaki tutum ve davranışları belirleyen önemli bir etmendir. Ana-babaların çocuklarını büyütürken gösterdikleri değişik tutum ve yaklaşımlar, çocukların gelişimini ve uyumunu farklı düzeylerde etkilemektedir
Çocuk ve ergen ruh sağlığında acil psikiyatrik ilgi gerektiren durumlar söz konusudur. Bu durumların çoğu kronik seyirli duygusal, davranışsal sorun ya da bozuklukların alevlenmesidir. Ancak daha önceden ruhsal açıdan sorunsuz görünen bir çocukta da, herhangi bir örseleyici yaşam olayı ya da organik bir bozukluğu izleyerek aniden ortaya çıkan ruhsal sorun belirtileri görülebilir.